“Çocuğun oyun faaliyetleri bağlamında bizler sadece eğitimin koşullarını hazırlayıp sunabiliriz. Oyun sayesinde kazanılanlar esasen çocuğun kendi faaliyetlerinden vücut bulur, asla sabit kurallarla belirlenemeyen her şey sayesinde oluşur. Oyunun gerçek eğitsel değeri, kendi kurallarımızı bir yana bırakarak, çocuklara özgürce oynama ülkesi yaratmak ve onlara oynama izni vermekle ortaya çıkar”
Rudolf Steiner
Sosyal, bilişsel, duygusal ve fiziksel gelişimi serbest oyununun desteklediği kadar başka hiçbir şey destekleyemez.. Oyun, tüm çocukların dünyayı keşfetmeleri için meşgul oldukları yegane “iştir”. Çocuk gelişim yolunda ilerlerken çevresini, kendisini, ilişkileri, duyguları, nesneleri kısacası her şeyi deneyimlemek ve tecrübe kazanmak ister ve tüm bunları oyun sayesinde gerçekleştirir. Bebeklik döneminin çok erken aylarından itibaren nesneleri, çevreyi ve kendi bedenlerini keşifle başlayan oyun aksiyonları ilerleyen gelişim yılları boyunca belli bir süreci takip ederek devam eder. Oyun gelişimi ile ilgili sosyal oyun hakkındaki yazımda oyunun sosyal ilişkilerle alakalı olan yönünü ele alıp, sosyal oyunun hangi gelişim alanlarını ne şekilde desteklediği, oyuncak paylaşımı ve birlikte oyun kurabilmek gibi sosyal oyun davranışları için bir süreç gerektiği gibi konuları sizlerle paylaşmıştım. Bu yazımda ise literatürde “hayali oyun, sembolik oyun, mış gibi oyun, dramatik oyun” gibi isimlerle adlandırılan benim yazı boyunca sembolik oyun olarak bahsedeceğim oyun türünün gelişiminden bahsedeceğim. Sembolik oyun en basit tanımıyla çocuğun gerçek bir nesne ya da kişi yerine başka bir şeyi kullanarak oynadığı, halk arasında “evcilik” olarak da bilinen oyunun türüdür. Okul öncesi dönemde özellikle anaokullarında birbirlerine “ Necilik oynayalım?” diyen çocukların seslerini sık sık duyarız:) Bu çocukların artık bir şeyi başka bir şey olarak da kullanabilme düşünce yapısını geliştirmiş olduklarını “Necilik oynayalım?” sorusundan sonra kurdukları oyunları izlerken gözlemleyebiliriz. Sembolik oyunda kullanılan nesneler ve davranışlar kendi amaçları dışında başka nesnelere ya da kişilere yansıtılır. Elinde bardak varmış gibi yaparak su içmek, uzun bir tahta parçasının üzerine çıkıp ata biniyormuş gibi yapmak, bebekleri canlıymış gibi konuşturmak,beslemek sembolik oyun aksiyonları olarak sık gözlemlenen örneklerdir.
Sembolik Oyun Öncesi Dönem:
Bu dönem bebeklerin nesneleri fark etmeleri ve keşfetmeleri ile başlar. Bu nesneler dış dünyadaki nesneler olabileceği gibi kendi bedenleri de olabilir. Bebekler, nesnelere karşı yaptıkları tutma, uzanma, çekme, sallama, itme, ağıza almak gibi davranışları sürekli tekrar ederek onları keşfetmeye ve davranışlarının bir sonucu olduğunu fark etmeye başlarlar. Tüm bu davranışlar aslında birer oyun aksiyonudur ve sembolik oyunun gelişimi için temeldir. Bu dönem içinde çocukların keşfettikleri oyuncakları bir araya koyma, amaçsızca belli bir yere yığma gibi davranışları görülebilir. Bu davranışlar çok normaldir ve ileride sembolik oyun aksiyonlarına doğru evrilirler.
Sembolik Oyuna Geçiş Dönemi:
Bu dönemde çocuklar nesneleri keşfetme amaçlı davranışlarda bulunmaya devam ederler. Aynı zamanda keşfettikleri nesneleri olması gereken işlevine uygun bir şekilde kullanarak oynamaya başlarlar. Örneğin, oyuncak bir arabayı yerde sürebilirler ya da oyuncak telefonla konuşuyormuş gibi yapabilirler. Seçtikleri oyun aksiyonları genelde gündelik hayatlarında gözlemledikleri davranışlardır. Örneğin, bebeklerine kaşıkla yemek yedirip, bardakla su içirebilirler. Buradaki oyun aksiyonunun tam anlamıyla sembolik oyun olarak adlandırılamamasının sebebi çocuğun henüz bir nesneyi başka bir nesneymiş gibi kullanmamasıdır. Örneğin, çocuk gerçek bir kaşığı ya da oyuncak bir kaşığı kaşık olarak kullanır ama kaşığa hiç benzemeyen ahşap bir blok parçasını “kaşıkmış” gibi kullanamaz.
Sembolik Oyun Dönemi:
Yaklaşık 3 yaş itibariyle çocukların sembolik oyun dönemi aksiyonlarını göstermesi beklenir. Ancak gelişimin her alanında olduğu gibi oyun gelişiminde de her çocuğun gelişim sürecinin ve hızının farklı olabileceği unutulmamalıdır. Bu dönemdeki sembolik oyun aksiyonları yine gündelik hayatta çocukların gözlemledikleri, hayalini kurdukları, merak ettikleri, deneyimlemek istedikleri şeyler üzerine kurulur. Bu dönemde nesneler seslendirilir, duygular da oyun aksiyonlarına dahil olmaya başlar. Örneğin, çocuk oyuncak bebeği ile konuşurken oyuncak bebek de onunla konuşabilir, oyuncak bebeğin duygularına ya da çocuğun duygularına uygun şekilde oyun şekillenebilir. Oyunu oynamaya başlamadan önce bir plan hazırlanabilir ve oyunun kurgusu hakkında oyun öncesinde ve oyun boyunca konuşmalar yapılabilir. Çocuk, oyun esnasında nesneleri artık işlevleri haricinde de kullanılmaya başlar. Örneğin, çocuk oyuncak muzu kulağına götürüp telefonmuş gibi kullanabilir. Aynı zamanda, nesne gerçekte var olmasa da varmış gibi yapılarak oyun kurulabilir. Örneğin, bir yemek yapma oyununda, boş sandalyelerde başka çocuklar da varmış gibi yapılarak onlara yemek servis edilebilir. Çocuklar bu dönemde farklı roller aldıkları oyunlar da kurgulamaya başlarlar. Örneğin, bir oyunda anne/baba olurlar, birinde öğretmen bir diğerinde yavru kedi. Farklı roller alarak kurguladıkları bu sembolik oyunlarda çocuklar artık jest, mimik ve beden dillerini de farklı şekillerde ve farklı duygu hallerini deneyimlemek için kullanabilirler. Örneğin, şaşkınlık duygusunu deneyimleyen bir çocuk, kurguladığı oyun içinde yüzünü ve bedenini bu duygunun ifadesini bulmak için şekilden şekile sokabilir. Sembolik oyun ve dil gelişimi arasında da sıkı bir ilişki vardır. Çocuklar sembolik oyun becerilerinde geliştikçe, nesnelerin temsil ettikleri şeylerden farklı şeyler de olabileceklerini anlamaya başlarlar. Sembolik oyun aynı zamanda soyut düşünme becerisinin de temelidir. Soyut düşünme becerisi ve bir şeyi temsil etmesi için sembol kullanabilme becerisi ise dil gelişiminin bir parçasıdır. Kelimeler de tıpkı sembolik oyunlardaki nesneler (örneğin bir blok parçasının uçak olması ) gibi soyut sembollerdir. Bu anlamda, ilkokul dönemlerinde öğrenme sürecinin çok önemli bir parçası olan soyut düşünme becerisi ve dili kullanımının temellerinin sembolik oyunların içinde atıldığını söylemek mümkündür.
Çocuklarınızla Oynarken;
• Çocuğun oyunu yönlendirmesine fırsat verin. Unutmayın ki çocuklar oyunun hem senaristi hem yönetmeni hem de oyuncusudur.
• Farklı sembolik oyun kurguları yaratabilmesi ve hayal gücünü ortaya koyabilmesi için fazla yapılandırılmamış oyun materyalleri sunun.
• Çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarını, oyun esnasında ortaya koyduğu duyguları takip edin.
• Tüm dikkatiniz ve ilginizle orada olun. Telefon, televizyon gibi uyaranlardan uzak bir ortamda oyun oynayın.
• Bir şeyler öğretmek ya da ders vermek için değil birlikte olmak, eğlenmek, çocuğunuzun duygularını, ihtiyaçlarını ve gözlemlediklerini ortaya koyabileceği, kapsayıcı bir an yaratabilmek için orada olun.
Size Dair;
• Oynamak istemediğinizi, meşgul olduğunuzu söylemenin bir sakıncası yoktur. Hayır demekten çekinmeyin. Kendi ihtiyaçlarınızdan ödün vererek oynamaya devam etmeniz yıpranmanıza, belki de çocuğunuza sinirlenmenize sebep olabilir.Çocuğunuzla ne kadar çok görev icabı oynarsanız o kadar çok talepkar hale gelecektir ve oyun iyileştirici gücünden uzaklaşıp bir çatışma anı olacaktır.
• Çocukken oynamak için yeterince zaman ve mekanınız var mıydı?
• Çocukken en sevdiğiniz oyuncak neydi? Bu oyunları kimlerle oynardınız?
• İsteyip de edinemediğiniz bir oyuncak oldu mu?
• En sevdiğiniz,eğlendiğiniz oyun neydi? Kiminle oynardınız?Kiminle oynamak isterdiniz?
• Anne babanız sizinle oynar mıydı? Hangi oyunları oynardınız? Keyif alır mıydınız? Sizinle oynamalarını talep eder miydiniz? Talebinize karşılık vermezlerse nasıl hissederdiniz, ne yapardınız?
• Oyun kazanmak ya da kaybetmek, oyuna alınmamak size ne hissettirirdi?
• Yetişkin olarak neler yapmak hoşunuzu gider? Kendinize vakit ayırıp ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyor musunuz?
• Kendinize bir oyun ya da oyuncak alın (küçükken almak istediğiniz bir oyuncak da olabilir)
• Kısa bir süre de olsa sizi keyiflendiren bir hobiyi yapmaya zaman ayırın.
-Psk Püren Kurtşan Demirel-