24-36 Aylık Çocukların Oyun Gruplarına Gitmesinin Gelişimlerine Etkisi
İki yaş sonrasında çocuk yavaş yavaş bakım verenin yanında onun yakınında sosyalleşmeye başlamaktadır. Çocuk artık, kendisini seven ve güvendiği kişiye ulaşabileceği, zaman zaman unutsa bile hatırladığı zamanlarda ona yine ulaşabileceği varsayımını temel alarak oynar. Çocuk oyun sırasında bu duygularını da yansıtmaktadır. İlk etapta bebekle anne oynar, bunu yaparken bebeğin başlattığı oyuna girmeye özen göstermektedir. Anne bir müddet sonra oyuna kendi tarzını katmaya başlamaktadır. Bebeklerin oyuna kendisine ait olmayan fikirlerin sokulmasından hoşlanma veya hoşlanmama kapasitelerine göre değişik tepkiler verdikleri görülmektedir. Böylece bir ilişkide birlikte oynamanın alt yapısı oluşturulmaktadır. Çocuklar oynarken yanlarında bakım veren veya onlardan sorumlu kişi bulunmalıdır; ama bu kişinin çocukların oyununa girmesi gerekir demek değildir. Yetişkin oyunu yöneltmeye kalktığında yaratıcılık olarak çocuk açısından bir oyun oynanmamaktadır. Oyun oynamak bir deneyimdir. Her zaman hayal gücü ve mekan-zaman sürekliliği içinde yer alan bir tecrübe, temel yaşam biçimidir. Gelişimin ilk evresinde bebek-anne ve bebek-ebeveyn ilişkisinin korunması önemlidir. Böylece ‘Potansiyel mekân’ oluşabilir ve çocuk bu mekanda güven duyarak yaratıcı bir şekilde oyun oynamaktadır. Anne veya bakım veren aşama aşama gelişen bebeğinin ihtiyaçlarına uyum göstermektedir. Anne tarafından bebeğe güvenilirlik vermektedir. Bebeğin bu güvenilirliği deneyimlemesi ona güven duygusu gelişmesine neden olmaktadır. Bebek anne ile uyum halindeyken anneyi kendisinden ayırma aşamasına geçmektedir. Anne de bebeğinin ihtiyaçlarına gösterdiği uyumun derecesini azaltmaktadır. Hem bebeğiyle özdeşlemiş olmaktan çıkıp hem de bebeğin yeni ihtiyacı olan annenin ayrı bir olgu olmasına duyulan ihtiyacı algıladığı için bunu yapmaktadır (Winnicott, 1998).İki yaş sonrasında artık bakım verenden ayrışıp sosyalleşmeye başladığı sırada oyun grupları bu anlamda yumuşak bir adım olmaktadır. Okul öncesine başlamadan anne ile birlikte oyun gruplarına katılmak okul öncesine de hazırlık olmaktadır. Oyun grupları; Çocukların bakım verenleri ile birlikte yaş ve gelişim dönemlerine uygun içerisinde materyallerin olduğu, keşfedebilecekleri, deneyimleyebilecekleri, kendilerini bir grubun parçası gibi görebilecekleri, rutin bir şekilde devam eden ve alternatif seçenekleri de olan programlardır. Yetişkin gözetiminde duygusal, sosyal, fiziksel, bilişsel gelişimlerini destekleyen yaş aralığı değişkenlik gösteren genelde 24-36 ay olan çocuklardan oluşan gruplardır. Çocuk için uyarıcı, zengin bir çevre ortamının zamanında ve doğru sunulması çocuğun gelişimi açısından önemlidir. Oyunda çocuğun hareketlerini, davranışlarını, kullandığı materyalleri değerlendirmede gözlem çok önemlidir. Oyunda çocuğu gözlemleyerek akran ilişkilerine bakarak birçok bilgi elde edebiliriz. Gözlem sırasında oyun çeşitlerinin ortaya çıkışı, birbirleriyle bağlantılı oyun türleri ve davranışları içerikleri duygusal ve davranışsal problemleri olan çocukların belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Oyun Gruplarında yani 24-36 aylık bebeklerde aynı zamanda benzer oyun oynayıp sözlü ya da fiziksel olarak çok fazla birbirlerine yaklaşmadan paralel oyun tipi ile oyun oynamaktadırlar. Okul öncesine gitmeden diğer çocukların nasıl birlikte oyun oynadıklarını öğrenmek için paralel oyun bir geçiş aşamasıdır. (Kum oyunları, bahçe oyunları, hamur yoğurma, serbest oyun gibi). Çocuk zaman geçtikçe gruba ait hissetme, grup ile birlikte hareket etmeye başlamaktadır. Oyun gruplarında; paylaşma, oyunun kurallarını öğrenme, sıra bekleme, birlikte hareket etme gibi kuraları içselleştirme temelleri atılmaktadır.
Oyun Gruplarının Çocukların Bağlanmalarına Etkisi
Oyun grupları çocukların duygusal, psiko-sosyal gelişimlerinin desteklendiği sosyal bir yapı ve okul öncesi için bir köprü görevi görmektedir. Anne_ çocuk oyun grupları çocuk için yaşıtları ile sosyalleştiği, anne_ çocuk bağlanmasında güvenli bir şekilde ayrılmasını destekleyen gruplardır. Oyun gruplarında bakım veren bireylere çocuğun gelişim aşamaları hakkında bilgi verilip, yaş özelliklerine göre yapabilecekleri etkinlikler hakkında da fikirler verilmektedir. Bebeklerde yapılan beyindeki snaps miktarı ile ilgili bir çalışmada, bebeğin ilk doğduğu andan itibaren beyin gelişimi incelenmiştir ve snaps miktarları hesaplanmıştır. Bebek iki yaşına geldiğinde snaps sayısı yetişkin bir insanın snaps sayısı kadardır olduğu tespit edilmiştir. Bebek üç yaşına geldiğinde ise 1000 trilyon snaps bulundurduğu yani normal yetişkin bireyin iki katı olduğu gözlemlenmiştir (Kopp ve Lindenberg, 2011).Bühler Hetzer’in 1935’te yaptığı bir araştırmaya göre; çocukların oyun oynama zamanları 2 aylıktan okul zamanına kadar artmaktadır. Oyunları ise çeşitlilik göstermektedir. Hayal oyunları, tek başına oynadığı oyunlar, araçlı araçsız oynadığı oyunlar gibi, bu çeşitlilik bakım veren ve eğitimcilere rehber olmaktadır.24-36 aylık çocuklarda oyun gruplarında oyunlarında gelişim alanlarını farklı zamanlarda, zengin çevre ile bütünlük içerisinde gerçekleştirmektedir. Çocukların bu döneminde, başarıp başaramaması asıl önemli olan değildir. Çocukların merak ettiklerine ulaşmaları, yeteneklerini sergileyebilmeleri ve zengin çevre ile becerilerinin farkına varmaları amaçlanmaktadır. Şehir merkezlerinde özellikle çocukların bina yığınları arasındaki yaşantılarından bir nebze de olsa ayırmak, rahatlatacak yerlere, gruplara, doğaya bu tarz organizasyonlara ihtiyaç duymaktadır. Şehirleşme oranlarının artması ile çocukların kent yaşamına katılması ve oyun ihtiyaçlarını oyun gruplarında, oyun alanlarında karşılaması gerekmektedir. Bu yüzden oyun alanlarına ve oyun gruplarına duyulan ihtiyaç daha da artmaktadır. Oyun gruplarının niteliği; doğa ile bütünleştiği, gelişim alanlarını destekleyen, egzersiz yapabildiği alanlardır. Oyun grupları çocuğun sosyalleşmeye başladığı, evinden farklı bir yerde, kendisini yuvasında gibi hissedeceği, okul öncesi eğitiminden önce sahipleneceği alanlardır.Oyun gruplarına katılmak çocuğun zaman içerisinde güven duygusunu arttırmaktadır. Fiziksel gelişimini, dil gelişimini, iletişim kurma, sosyal yeteneklerini ve yüksek beyin fonksiyonlarını geliştirmektedir. Çocuğun içerisinde bulunduğu çevresini tanıması, öğrenmesi, objeler arasındaki ilişkiyi öğrenmesine, keşfetmesine imkân sağlamaktadır. Oyun grupları ve oyun alanlarında oynan oyunlar sayesinde çocukların hayal gücünü ve bağımsızlıklarını desteklemektedirler. Bu mekanlarda çocuklar, atlama, koşma, zıplama, sallanma, fırlatma tırmanma, kayma, kazma, gibi zengin ve doğal imkanlar sayesinde beceriler kazanmaktadır. Böyle alanlarda iletişim halinde olan çocuklar problem çözme bir sorun karşısında baş etme özellikleri gelişmektedir. Bu mekanlarda; saldırganlık duygusunun pozitif yönde ilerlemesini sağlar, fazla enerji birikimini sağaltıp olumlu duyguları desteklemektedir. Bedenini tanımasını sağlayıp, en önemlisi gücünü kontrollü bir şekilde kullanmasını, mesafe ve yön algısını geliştirmektedir. Çocuklarda empati duygularını geliştirmek ve kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlamak için çocukları iş birliğine yöneltmek gerekmektedir. İş birliği içinde olmanın temelleri bu yaşlarda atılmaktadır. İş birliği içerisinde olan çocuklar empati yetenekleri güçlü, karşı tarafın duygularını anlayabilen, daha mutlu ve neşeli oldukları gözlemlenmiştir. Takım halinde iş birliği içinde olan çocuklar daha az stres yaşadıkları, rezilyanslarının daha güçlü olduğu bilinmektedir. Çocukları bir işi tek başına başarmak yerine takım olarak bir işi başarmaları onları tek başına iş başarmaktan daha mutlu etmektedir.Donald Woods Winnicott, psikanalist aynı zamanda çocuk doktorudur. Oyun ve Gerçeklik kitabında da bahsettiği gibi çocukların anneden ayrılma sürecinde yalnız kalabilme sürelerini uzatmaları gerekmektedir. Artık annenin görevi çocuğun ihtiyaçlarını hemen acilen gidermek değil, çocuğun kendi kendine yapabilmesine imkân sağlamaktır. Çocuğun kendi kendine kalabildiği, problem çıktığı zaman önce kendi kendine çözmeye çalıştığı, düştüğü zaman kalkmaya çalıştığı zaman dilimleri ve ortamlar oluşturmalıdır. Doğal süreçte bu tarz yaşam tecrübeleri olacaktır bu anları fırsata dönüştürmelidir. Annenin veya bakım verenin çocuğun yalnız kalıp kendisi oyun oynadığı bu süreçleri yersiz yere bölmemelidir. Annenin veya bakım verenin bu süreçlerde çocuğa sadece eşlikçi, iyi bir gözlemci olması yeterlidir. Çocuğun kendilik algısı temelleri atıldığı çok kıymetli zamanlardır (Winnicott, 1998).Winnicott’un bu sözleri 24-36 aylık bebeklerin oyun grubu zamanı ile tam da anneden ayrılma, özerk duyguların geliştiği süreçlerdir. İyi ve doğru değerlendirilmesi önemlidir.
Şeyma Vergili